Söz Uçar Yazı Kalır
Önceden eski nesiller yeni nesilleri etkilerdi. Şimdiyse yeni nesil eski nesli arada kalmış tuhaf bir nesle çevirdi. Artık yeni nesil de çocukluktan yetişkinliğe sosyal medyadan geçiyorlar. Ellerde telefon,tablet, bilgisayar... Burada ögreniyorlar hayatı, rol modelleri burada, tecrübeleri burada. Yapılan şeyler, söylenen sözler hızla değisiyor. Aslında sadece yeni nesilde değil herbirimizde az çok böyle durum. Bir ekranın gerisinde veya ilerisinde yaşıyoruz hayatımızı.
Yalnızca artık diğer yüzünü unutuyoruz. Evet, günlük hayatta ne kadar anlık tepkilerimiz olsa da genellikle bu kayıt altında değil. Söylediğimiz sözler unutulup gidiyor çoğu zaman. Ancak sanal alemde işler öyle yürümüyor sürekli bir kayıt hali sürüyor. Sözlü değil yazılı ifade ediyoruz kendimizi. Sinirlerimizi, isyanlarımızı, mutluluklarımızı yazıyoruz. Bazen pişman olup silsek de aslında hiçbir şeyin silindiği yok. Kimse kimsenin ruh halini, anını bilmiyor yalnızca yazılanı okuyor. O da canı nasıl isterse öyle okuyor. Yazılar artık duvara kazınıyor ve o duvar yıkılamıyor.
Geçenlerde bir yarışma programında bir yarışmacının henüz 18 yaşındayken yazdıkları gün yüzüne çıktı. Neler söylemediler neler sonunda da diskalifiye edileceği açıklandı. Zaten her zaman olduğu gibi bir iki güne unutuldu hatta üstünden espriler bile dönmeye başladı. Yani en başta da değindiğim gibi gündem değişti kimse üstünde durmadı saman alevi gibi söndü ta ki aynı programın içinde topla buluşan juri üyeleri yargıç, söz konusu yarışmacı da suçlu konumuna getirilip tekrar konu açılıncaya kadar. Bu öyle rahatsız edici bir şekilde lanse edildi ki yarışmacının hatasının üzerine çıktı hatta herkes programı, yapımcıyı, kanal sahibini taşlamaya başladı. Belki seçilen yol bu kadar çirkin olmasaydı, duyurulmadan incitilmeden yapılsaydı daha güzel bir imaj çizilebilirdi. Çünkü her birimiz hatalar yapıyoruz ve o hatalar sayesinde olduğumuz kişiler haline geliyoruz. Doğru, yazı kalıyor. Ancak o yazıların ardında tüm tecrübesizliğimiz, sevgisizliğimiz bazen isyanlarımız var. Okurken bazen o ardı göremiyor olabiliriz. O hataları görmeyelim silelim demiyorum. O hataların da bedelleri olmalı ancak dersle verilmeli o bedeller. Yine o hataların üzerini çizmek yerine yeni bir sayfa açmaya cesaretlendirmek bir insan kazandırır bize. Hele şu zamanda bir insan kazanmak ne kıymetlidir. Zira sobaya dokunmadan sıcak olduğunu söyleseler de o el yanmadıkça öğrenemiyoruz. O eli sarmak lazım iyileştirmek, deşmek değil.
Bir Terane
blogun bak son yazımdaaaa :) bir de blogunda izleyiciler gadget i göremedim, yoksa koy da arkadaşlarımız üye olabilsinleer :)
YanıtlaSilAllah Allah ben yapamıyor muyum acaba iki tane takipçim de var oysa 😇☺
Siltamam şimdi gözüküyor, hafta içinde birkaç defa bakmıştım, gözükmüyordu, bugün düzeltmişsin :)
SilAynen teşekkür ederim😊 bahsettiğiniz için ayrıca teşekkür ettimm
SilHayatın çok hızlı haline gelmesi insana insanlığını unutturuyor adeta, geldiğimiz hal insanı üzüyor adeta. Çok güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık. Takip butonu koyarsanız takibe alırım blogunuzu.
YanıtlaSilTakip butonu var aslında yan tarafta olması lazım tesekkur ederim çok 😇
SilNe kadar insancıl bir yazı. Sonunda söylediklerini keşke bir sihirle tüm insanların ruhlarına dağıtabilseydim :) Dilerim çoğalır bunun farkında olanlar, böyle düşünenler :) Neşeli sevgilerle :)
YanıtlaSil