AŞI, KOMPLO TEORİLERİ VE WHATSAPP


Selam dostlarım...
Şu ara herkesin ağzından düşmeyen bir konuyla karşınızdayım. Sahi unutup gideceğimiz günleri büyük bir hasretle bekliyorum ama şimdi konumuz o değil. Mevzu daha önemli ve aslında sanıldığı kadar karmaşık da değil. konumuz AŞI.
Bu aralar herkes birbirine aynı soruyu soruyor: Aşı olacak mısın?
Muhtemel cevap da hayır oluyor.
Peki neden? Yani neden bu güvensizlik?
Açıkça görülüyor ilacın bulunması aşının bulunmasından çok daha uzun süreci kapsıyor yani ilacı beklemek demek kaç yıl daha covidle mücadeleyi gerektirir hesaplamak güç. İyi de nasıl aşı bu kadar hızlı sonuç verdi. Tedavide kullanılan ilaçların da eskiden başka virüs hastalıklarında kullanılmış olan ilaçlar olduğunu biliyoruz yani elimizde Covid-19 ilacı budur diyebileceğimiz bir ilaç yok şimdilik. Muhtemelen bu biraz daha zaman alacak. 
Peki aşı?
O konuda çeşitli komplo teorileri var ve ben de o konuya ayrıca bir parantez açmak istediğim için detaylı olmasa da kısaca çoğunun buluştuğu iki nokta var birincisi nüfusu kontrol etmek için kısırlığa sebep olduğu ikincisi ise aşı yoluyla çip takılacağı. İkisinin de ne kadar korkutucu olduğu aşikar. İşte bu iki sebep çemberinde birleşen teoristler Covid-19 virüsünün de aslında gribin güçlendirilmiş hali olduğunu iddia ediyorlar. Aşının bu kadar hızlı bulunamayacağını ve bulunsa dahi hemen insanlara vurulmaması gerektiğinin söylüyorlar. Aslında hepimizin içinden geçen, arkadaşlar arasında sıklıkla konuştuğumuz içten içe hayır bu gerçek olmaz diye kendimizi telkin ettiğimiz bir takım varsayım hepsi. Açıkçası elle tutulur bir kanıt yok işaretlerden çıkarım yapmak da ne kadar doğru emin olamıyorum.
Yine de bu sorulara eğildiğimizde cevapların tatmin edici olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Yani ortada gerçekten bir oyun varsa bile bu kuralına göre oynanıyor.

Yazımda bunun üzerinde durmadan daha bilimsel gerçeklikten bahsetmeye çalışırsam. İlk başta cevaplamamız gereken soru bu kadar hızlı nasıl birçok aşı geliştirilebildiği. 
Burada önemli olan Çin'de virüs ortaya çıktıktan sonraki süreçte ülkelere yapısı hakkında bilgi verildi. Yani bilgi akışı sağlanarak aşı çalışmalarının dünyanın dört bir yanda başlamasına vesile olundu. Diğer önemli detay da virüsün kısa sürede çok büyük bir alana yayılarak pandemiye sebep olması bu da aşı çalışmalarını hızlandırdı. Yani ortada aşı yarışından daha çok aşı hemen bulunmalı durumu hakimdi. 
Çünkü aşı olmadan virüs konusunda bir ilerleme kaydedilemeyeceği aşikar.
Tüm bunların yanı sıra SARS ve MERS virüs alesinden gelen Covid-19 yapı olarak da tanınıyordu. Yani aslında karşımızda insanoğlunun ilk kez karşılaştığı bir virüs yoktu. Bu da aşının bulunma ve deneylere geçilmesinde önemli bir ayrıntı.
 
 Bugün Faz-3 ü tamamlayan 11 tane aşı göze çarpıyor. Bunlardan beş tanesi ön plana çıktı.
1.BİONTECH: İlaç devi Prizer'in destekliği, iki Türk bilim insanının çıkarttığı Alman aşısı.
2.MODERNA: ABD nin çıkardığı aşı.
3.AstraZenaca: Oxford'un AstraZenaca firmasıyla birlikte hazırlamış olduğu İngiliz aşısı.
4.Sputnik V: Gamelaya firmasının hazırlamış olduğu Rus aşısı.
5.SinoVac: Türkiye'nin de onay verdiği Çin aşısı.

    Bu beş aşının yöntemleri farklı. Aslında aralarındaki en önemli fark da buradan doğuyor. 
Öncelikle Çin aşısı geleneksel yöntem olan inaktif bir aşı. Bu yöntem nedir diyecek olursanız. Aslında birçoğumuzun bildiği gibi virüsün zayıflatılması ve canlı dokuda çoğaltılarak vücuda enjekte edilmesi. Vücudumuz bu sayede antikor üretiyor ve gerçek anlamda virüs alındığında, vücut tarafından tanındığı için virüsü kolayca ortadan kaldırıyor.
    BioNTECH(Alman) ve Moderna(ABD) aşılarına gelecek olursak burada dünyada ilk kez uygulanacak olan genetik bir aşı yöntemi ile karşılaşıyoruz. Basitçe açıklamam gerekirse Covid-19 virüsünün üstendeki dikene benzer taçları biliyorsunuz. İşte bu görünüşe neden olan spike proteini denilen yapıyı kopyalayan m-RNA parçasını alıyor ve sentetik olarak kopyalıyor. Bunu da vücudumuza enjekte ederek antikor üretmemizi sağlıyor. Bu yöntem ilk kez uygulanması yönünden tereddütle karşılandığını belirtmek istiyorum. Açıkçası ben de daha önce denenmeyen bu yöntem hakkında iyi veya kötü bir yorum yapamadığım için pek olumlu bakamıyorum. Bunu ileride daha net anlarız diye düşnüyorum.
    Diğer bir genetik yöntemli aşıyı uygulayanlar Sputnik V(Rus) ve AstaraZenaca(Oxford). Bu iki aşının yöntemi de diğerlerinden farklı ve dünyada ilk olarak şöyle gerçekleşiyor: Başka zayıflatılmış bir virüsün içine Covid-19'un genetik parçası alınarak vücuda enjekte ediliyor ve antıkor üretmesini sağlıyor.


İşte karşı karşıya olduğumuz aşılar bu şekilde. Tüm bu aşılar için önemli olan iki nokta var bunlardan biri aşıların sağlımız için güvenilir olup olmadığı. Bu konuda Oxford ve Çin aşılarının birer kez durdurulduğunu biliyoruz. Ancak daha sonraki süreçte sorunların aşılardan kaynaklanmadığı ortaya çıkınca çalışmalarına devam etmişlerdi. Yani sağlığımıza karşı tehdit içeren bir unsura rastlanmamış. Tabi bu asla olmayacak anlamına gelmiyor her aşı gibi Covid aşılarının da zamanla riskleri ortaya çıkacaktır. Böylece bu sorunlar iyileştirilip daha etkili aşılar haline gelecekler. Bu konuda virüsün mutasyona süreci de etkili. Yani AIDS gibi sürekli mutasyon geçirdiği için aşısı bulunamayan bir virüs yok. Bu da aşıyı güvenilir kılabilir. Diğer önemli nokta da aşıların antikor üretmedeki etkinliği burada benzer sonuçlar alınmış aşağı yukarı %90'ın üzerinde bir etkinlik sağladıklarını görüyoruz. Yalnızca Oxford aşısı %70 civarında ancak bu da doktorların açıklamalarına göre yüksek bir yüzde olduğu. Bu noktada ülkelerin seçim yaparken dikkat edeceği argüman saklanma koşulları oluyor. Yani her ülke hangi aşının saklanma koşulu ona uygunsa onu seçecek gibi görünüyor. Çünkü aşının en önemli noktası üretiminden taşınmasına oradan da enjektesine gelinceye kadar korunması şart. Yoksa bu konudaki yatırımlar çöpten başka bir şey olmaz. Ayrıca bozulmuş bir aşının ne gibi etkileri olur düşünmek bile istemiyorum. Bu kasaptan aldığınız bir et gibi düşünün, kasaptan eve gelinceye kadar doğru bir şekilde ulaşımını sağlamazsanız et bozulur. pişirdiğinizde de sizi zehirleyebilir. 
 Geleneksel yöntemli aşıların en çok tercih edilmesinin sebebi de budur. Zira diğer aşılara göre muhafaza edilmesi daha basittir.  Türkiye'nin de bu konuda Çin aşısına yönelmesi tesadüf değildir.  Şu anki koşullarda baştan depoları kurmak ve lojistik zinciri buna göre tekrar tasarlamak hiç kolay olmasa gerek.
 Son olarak değinmek istediğim şey aşıların kısırlığa neden olur mu ya da çip takacaklar bize gibi ilginç varsayımlar. Öncelikle aşının kısır yapabilmesi Covid-19 un da kısır yapması gerekti çünkü geleneksel veya genetik yöntemlerle Covid virüsünü vücudumuza alıyoruz. Ancak hastalıktan sonra hamile kalanlar ve hastalık sürerken hamilelik sürecinde olanlar var. Bu da aslında Covid-19 un herhangi bir şekilde kısırlık gibi bir sonucu olmadığını gösteriyor. Virüsün böyle bir sonucu yokken aşının da olması beklenemez. Diğer konu da çip takılarak hayatlarımızın kontrol edilmek istendiği. Böyle bir şey olduğunu yine düşünmemekle birlikte elimizde tuttuğumuz telefondan kullandığımız kredi kartına kadar her şeyimiz zaten adım adım izleniyor. Twitter, Facebook, Whatsapp, İnstagram, Tiktok nerdeyse tüm telefonlarda var. Hangi rengi sevdiğimizden hangi restorana sık sık gittiğimize hangi pantolonu almak istediğimize ya da yazılmak istediğimiz kursa kadar hepsi didik didik ediliyor. Bir gün önce konuştuğumuz elbisenin reklamları çıkıyor. Yani aşı ile çip takılmasına gerek kalmayacak kadar kontrol altındayız. Güncel bir konu olduğu için değinmek istedim. Telefonlarınızda biraz önce saydığım uygulamalar yüklü ise Whatsapp ı silip silmememizin pek bir önemi yok pek. Bu aman çip taksalar ne olacak demek değil aksine hayatlarımızın bu kadar didik didik edilmesi ve seçimlerimizin aslında bizim seçimlerimiz olmadığı Google seçimleri olması oldukça rahatsız edici. Ancak sosyal medyalarımızı silip Nokia 3310' geçmediğimiz sürece bundan şikayet etsek ne olacak ki? En fazla Google 'ŞUNU MU DEMEK İSTEDİNİZ?' diye düzeltecek.
 Sahi merak ediyorum aşı olacak mısınız?
 Whatsapp hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sevgiyle kalın...
Bir Terane ☺❤☺



Yorumlar

  1. Almanya’dayım, Covid geçirdim bu nedenle bize şu aşamada aşı yapılmıyor. Öncelikle 80 üstünden başlandı, yaz sonuna dek bunun 60’a dek inmesine çalışılacak yani daha gençler için aşı ancak seneye gibi duruyor.
    Türkiye’de olsaydım aşı olmazdım çünkü Çin aşısının etki gücüne güvenmiyorum. En azından bir sonraki Eylül’e dek beklerdim ben. Fakat bunun “kişisel seçim” olarak kalacağını sanmıyorum. Zorunlu olmayacak elbette demokratik değil ama HES uygulaması gibi aşı olmadıysan buraya giremezsin kuralı olacağını düşünüyorum.. Bakalım göreceğiz.
    Siz aşı olacak mısınız, yazmamışsınız :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de biraz beklemekten yanayım aşının iyice oturması daha iyi olur. Geçtiğimiz Eylul ayında geçirdiğim ve yaş, risk grubuna dahil olmadığım için istesem de hemen olamam diye düşünüyorum. Hangi aşı doğrudur diye bir sey söylemem mümkün değil ancak ilk kez denenmis yöntemlerdense geleneksel aşılar daha yakın geliyor. Sanırım en doğrusu biraz beklemek ve tabi ki zamani gelince aşi olmak

      Sil
  2. Öğrenci olduğum için aşıyı erken olacağımı düşünüyorum okullar açısından ama olmak istemiyorum. WhatsApp hakkında da düşüncelerim şu yönde: Zuckerberg'in neden şimdi böyle gizlilik ilkesi getirdiğini anlamış değilim keza insanların paniğini de anlamıyorum çünkü zaten bu önceden de oluyordu şimdi ise izin istiyor artık kullandığım bir uygulama değil eğer bundan vazgeçerse kesin yeniden dönerim ama.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de o kadar alışmışım ki Whatsapp a bırakamıyorum. Insanlara ilk kez açık açık soruluyor tepki bu yüzden sanırım

      Sil
  3. Merhaba etkinliğe katılmak için yorum atmışsın canım instagram da grup var sayfa linklerimizi atıyoruz sana nasıl ulaşırım bilemediğim için buraya yazıyorum. Eğer istersen gruba alayım. Ama yok dersen burada ben ocak ayının yazısını attığımda altına yazının linkini bırak olur mu 🙏🏻❤️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olur instagramdan iletişime geçebiliriz 😊

      Sil
  4. Blogunuzu takipteyim bloguma beklerim

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Coğrafya Kader Midir?

Covid-19 ve Ekonomi(2)