Covid-19 ve Ekonomi(2)


 Salgının en büyük kilit noktası sağlık olsa da diğer önemli yanı da ekonomik etkisi oldu. Covid-19 öncesinde de var olan demokrasi, eşitsizlik ve üretkenlik gibi sorunlar tüm dünya gibi Türkiye'de mevcuttu. Tüm bu sosyal ve ekonomik problemlerle hali hazırda karşı karşıya olsak da geçici çözümlerle idare ediyorduk. Ancak salgının ortaya çıkması ve yayılmasıyla söz konusu problemlerin daha fazla artmasına sebep oldu. 
 Yaşadığımız bu dönemde küresel ticaret devletlerin ekonomileri açısından oldukça önemlidir. Ülkeler karşılıklı olarak alışveriş yapar ve böylece üretim dengesi sağlanmaya çalışılır. Ülkeler içindeki şirketler bir zincirin halkasına benzetilebilir. Tüm halkaların birleşmesiyle üretim zinciri oluşur ve bu zincir ülkeleri de birbirine bağladığı için zincirdeki herhangi bir halkanın eksilmesi ya da duraksaması neticesinde küresel ticaret sekteye uğrayabilir. İşte ithalat ve ihracatın oldukça önemli olduğu bir dünyada yaşadığımızı kısaca anlatmak istedim. Yani başta Çin'i ilgilendiren gibi duran bu virüs aslında o zaman bile tüm dünyayı ilgilendiriyordu. Hele ki Çin gibi tüm dünyada ticaretin ağır elamanlarından biri olan bir ülke için bu ilgi daha büyük olsa gerek. Nitekim virüs yalnızca Çin'de sınırlı kalmayıp tüm dünyayı etkisi altına aldığında da  ekonomik daralma kaçınılmaz oldu. 

Öncelikle salgını ilk ortaya çıkmasıyla büyük bir şok yaşandı ve yaşanan bu şokun ilk etkisi arz yönünde oldu. Şirketler üretimine devam edebilmek için ihtiyaç duyduğu maddeleri sağlayamadı ve nihayet üretimde daralmaya gitmek zorunda kaldı. Yalnızca şirketler değil köşedeki kuaför de alt sokaktaki lokanta da artık işlerini yapamıyordu. Yani salgına dair alınan her önlem küçük büyük tüm üretimi ya aksattı ya da tamamen durdurdu. Öteki taraftan evlerinden çıkmayan insanlar da tüketimini azalttı. Zaten evdeydik yeni bir araba almaya ne gerek vardı ki? İşte talep de böylelikle kısıtlanmıştı. Ancak bu talep eksikliği teşvik yoluyla giderilmeyecek kadar büyüktü. Ve sonunda beklenen oldu topluca fakirleştik. Şirketler battı, paramız değerini her geçen gün biraz daha kaybetti.
2008/2009 krizinin etkileri halen daha sürerken üstüne bir de Covid|-19 salgını eklenmişti. Hisse senetleri her geçen gün değer kaybetti bu da şirketleri daha da küçülmeye itti. Burada önemli olan soru hangi şirketler ayakta kalacak hangi şirketler ise batacaktı. Üretim yok, talep yok ve sonuç olarak gelir yok. Biraz önce söylediğim gibi her şirket özellikle pozitif katma değer üreten yani ekonomiye katkı sağlayan her şirket zincirin bir halkası ve herhangi bir halka koptuğunda yerine yenisini hemen koymak neredeyse imkansız. Tüm bunlarla beraber batan şirketlerin borçları da kamuya kalmakta yani devletin omuzlarına yüklenmekte. Eğer Dolar ve Euro basılan bir ülkede yaşamıyorsak bu borçlar para basılarak kapatılamaz. Yani Avrupa ve  ABD üstlerine kalan borçları para basarak kapatırsa bu bir enflasyon yaratır ancak bu ülkelerdeki enflasyon bizim gibi başa çıkılamayacak kadar fazla olmaz. Hatta piyasaya hareketlilik bir getirebileceği kanısındayım. Peki biz ne yapacağız? Salgından öncede durum pek parlak değildi bir kaç yıldır kriz geliyorum diyordu ancak biz bir şeklide öteleyip yolumuza devam ediyorduk açıkçası 2020 ekonomik olarak iyi başlamıştı bile diyebiliriz. Yani bir toparlanma olabilirdi ya da bir zaman kazanma tabii virüs gelince tüm bu umutlar da boğuldu. Hali hazırda elimizde bir kriz vardı zaten salgının da gelmesiyle işler araç saçına döndü diyebiliriz. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de önlemler alınmaya başladı. Alınan önemlerin birinci önceliği her zaman sağlıktı yani ahlaki olarak olması gerektiği gibi ekonomik  olgular ikinci planda bırakılmıştı. Kur değerleri giderek arttı paramız hızla değer kaybetti ve birçok şirket iflas bayraklarını çekti. Tüm dünyada olduğu gibi borsada büyük değer kayıpları yaşandı. Başta da bahsettiğimiz sosyal ekonomik sorunlar arttı ve işsizlik de rekor seviyelere çıktı.  Maalesef bugün ülkemiz ekonomi de yüksek riskli ülkeler sınıfında yer alıyor.
 Peki ne olacak?
Aşı çalışmaları hız kesmeden devam ediyor ve meyveler toplanmaya başladı. Evet, herkesin aşı konusunda farklı tespitleri var ve tüm bu yargıların cevabını ancak zaman geçtikçe anlayacağız. Bugün konuşmak için daha erken gibi geliyor bana. Yani aşı için çok kısa bir süre ancak yine de tüm bu olumsuzluklar içinde aşıların bulunmuş olması ve gelişmelerin görülmesi oldukça olumlu bir etki bıraktığını söyleyebiliriz. Artık dünyanın eskisi gibi olmayacağı yeni bir düzen geleceği kanısındayım. Hani güzel şeyler olmadan önce gelen bir fırtınadır belki de tüm bu olanlar. Umarım yarın daha güzel haberler alıp daha güzel günlere merhaba diyebiliriz. 2020 oldukça iz bırakıp geçip gitti. Dilerim başta sağlığımız olmak üzere her anlamda bereketli huzurlu ve güzel bir yıl olur 2021. Ben şahsi fikrimce tüm bunların sonunda değindiğimiz problemlerin yok olmasını diliyorum. Daha eşit daha demokratik ve da üretken bir zaman olacak belki de ilerisi. Ne derler bilirsiniz iyi düşün iyi olsun.

SEVGİYLE
Bir Terane...

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AŞI, KOMPLO TEORİLERİ VE WHATSAPP

Coğrafya Kader Midir?